NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
حَدَّثَنَا
وَكِيعٌ
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
عَلِيِّ بْنِ
رَبَاحٍ
قَالَ
سَمِعْتُ أَبِي
يُحَدِّثُ
أَنَّهُ
سَمِعَ
عُقْبَةَ بْنَ
عَامِرٍ
قَالَ ثَلَاثُ
سَاعَاتٍ
كَانَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَنْهَانَا
أَنْ
نُصَلِّيَ
فِيهِنَّ
أَوْ
نَقْبُرَ
فِيهِنَّ
مَوْتَانَا
حِينَ
تَطْلُعُ
الشَّمْسُ
بَازِغَةً
حَتَّى
تَرْتَفِعَ
وَحِينَ يَقُومُ
قَائِمُ
الظَّهِيرَةِ
حَتَّى تَمِيلَ
وَحِينَ
تَضَيَّفُ
الشَّمْسُ
لِلْغُرُوبِ
حَتَّى
تَغْرُبَ
أَوْ كَمَا
قَالَ
Ukbe b. Amr dedi ki:
Üç vakit vardır ki,
Rasûlullah (s.a.v.) bizi o vakitlerde namaz kılmaktan veya ölülerimizi
defnetmekten nehyederdi:
1. Güneş doğmaya
başladığından yükselinceye kadar,
2. (Güneş) tam
gökyüzünün ortasında iken (batıya) meyledinceye kadar,
3. Güneşin batmaya
meylettiği andan batmasına kadar.
(Ukbe son cümleyi bu
şekilde ifade etti) yahut da buna benzer bir şey söyledi.
İzah:
Müslim,
salatü'l-müsafirin; Tirmizî, cenâiz; Nesaî, mevakıt; cenâiz İbn Mace, cenâiz ;
Darimî, salat; Ahmed b. Hanbel IV- 152.
Hadis-i şerifte geçen
"Ölülerimizi defnetmekten" cümlesi âlimlerin çoğuna göre, zahiri
rhanâsında kullanılmıştır. Bu manâya göre, ölüleri sözü geçen üç zamanda kabre
koymak caiz değildir. Bu manâ ile amel eden İbn Hazm, bu zamanda cenazeyi
defnetmenin haram, Hanbeliler de mekruh olduğunu söylemişlerdir. Ancak
İbnü'I-Mübarek ile Hanefilere ve Şafiilere.göre ise bu cümle burada "ölülerimiz
üzerine cenaze namazı kılmaktan" manâsında kullanılmıştır. Binaenaleyh bu
hadis-i şerifte yasaklanan bu üç zamanda cenaze defnetmek değil cenaze namazı
kılmaktır.
Yine metinde geçen
"Yükselinceye kadar" cümlesinden maksat ise 1277 numaralı hadis-i
şerifin şerhinde de açıkladığımız gibi, güneşin göz kararıyla ufuk çizgisinden
bir mızrak boyu yükseldiği zamandır. Buna göre, güneşin doğmaya başladığı andan
itibaren güneşin ufukta göz kararıyla bir mızrak boyu yükselmesine kadar geçen
süre içerisinde; herhangi bir namazı kılmak ve cenazeyi defnetmek
yasaklanmıştır. Aslında güneşin bu noktaya geldiği an, yeryüzünde bulunduğumuz
nokta ile güneş arasındaki çizginin yerküresine göre beş derecelik bir açı
teşkil ettiği andır. Bizim memleketimize göre, güneşin doğmaya başladığı andan
itibaren bu ana kadar geçen zaman kırk ila elli dakika arasında değişen bir
zamandır.
Güneşin gökyüzünün
ortasına gelmesinden maksat, güneşin tam tepeye gelip de herşeyin gölgesinin
kaybolduğu zeval vaktidir. Metindeki bu cümleden ve bu cümleyi takibeden
"Batıya meyledinceye kadar" cümlesinden anlaşılıyor ki, Rasûl-ü
Zîşan Efendimiz, zeval vaktinden itibaren güneşin batıya meyledişine kadar
geçen süre içerisinde cenaze namazı kılmayı yasakladığı gibi, güneşin batmaya
yaklaşıp da sararmasından ve güneşin ışınları gözleri kamaştırmaz bir hale
geldiği andan battığı ana kadar geçen süre içerisinde cenaze namazı kılmayı da
yasaklamıştır.